Bugün uzun bir aradan sonra havaların güzel olduğu ilk cumartesiydi.. 

Bende tabi ki bunu fırsat bilip, arkadaşlarımla sahile kahvaltıya gittim. Geleneksel diyet kahvaltısını dışarıda yemek imkansız değil, genelde yediğimiz şeyler her kahvaltı tabağında var.. O yüzden dışarıda yemesi en kolay öğün kahvaltı bence :)

Ama ben yinede kahvaltı tabağı söylemedim, neden derseniz şöyle açıklayayım.. mesela bir kahvaltı tabağında ne kadar domates vardır? bir dilim? ya da hadi iki dilim olsun.. yarım salatalık, 2 tanecik maydanoz vs. Bunlarla doymak mümkün değil, hadi doyulsa bile kahvaltı hemen bitiyor insan keyfini çıkartamıyor.. Ben arkadaşlarımla taa sahile kahvaltıya gitmişim, istiyorum ki uzuun uzun kahvaltımı yapayım, yanlış düşünmüyorum değil mi? Bu yüzden ben peynir tabağı, salatayı ayrı ayrı söyleyip yanına da bir simit aldım. Mis gibi oldu :)

Kahvaltımız bittiğinde saat 11.30'du, muhabbetti, kahvelerdi derken ara öğünlük bir durum olmadı anlayacağınız :) Saat 2 gibi eve döndüm, zaten yoğun temponun verdiği bir yorgunluk vardı dışarlarda dolanmak istemedim. Öğle yemeği hazırlıklarına başladım..

Bugün öğle yemeği olarak sebzelerden tercihimi evde ki stok durumundan dolayı.. patlican, kabak, mantar, patates, fasülye anlayacağınız evde ne varsa girdi türlünün içine :) Yanınada mor lahanayı yoğurtlayıp, pulbiberle çıtır çıtır bir salata yaptım. Çok lezzetliydi açıkcası, hepinize öneririm :)

Ara öğünümü saat 5 buçuk falan gibi bir elmayla aradan çıkarttım..

Akşam yemeğine gelince, evde bin çeşit çorba var, bunlar çöpe gidecek değil ya, hemen ısıttım en beğendiğimi: Yeşil Çorba. Bu çorbayı yerken üzerinde hafif çırpılmış yoğurttan bir kaşık tam ortasına lop diye bırakıyorum, krema gibi oluyor :) Gizem'de yazmıştı size önceden bende altını çizeyim :)

Hepinize güzel Pazar'lar diliyorum, Pelin :)